Bölgesel Güvenlikten Küresel Güvenliğe

Yaşam tarzının bireyselleşmesi, maddiyata dayalı hedeflerin amaç olarak belirlenmesi sonucunda insanlar yanlızlaşmaya ve birbirlerini rakip olarak görmeye başlamıştır. Tüm bu olumsuz etkiler neticesinde insanlar kendi çıkarları için diğer insanlara zarar vermeye başlamış ve bu tür olumsuz davranışlar giderek yaygınlaşır hale gelmiştir. Yaşanan tüm bu olumsuzlukların can ve mal güvenliğini tehlikeye sokacak seviyeye gelmesi neticesinde güvenlik gereksinimleri hayatımızın vazgeçilmezi olmuştur. 

Güvenlik gereksinimleri, artan asayiş olayları ve yoğunlaşan trafik problemleri ile birleştiğinde, birbirinden bağımsız yönetim sistemleri farklı bölgesel denetim sistemleri olarak kullanılmaya başlanmıştır. Bu şekilde oluşturulan bölgesel denetim sistemlerinde kullanılan teknolojiler de farklı olduğu için, her denetim sistemine uygun farklı yönetim teknolojilerinin kurulması zorunlu hale gelmiştir. Bunun sonucunda aynı yerleşke içerisinde kurulmuş olan farklı çevre güvenlik sistemleri için farklı yönetim birimleri, kapı geçişleri için farklı yönetim birimleri, bina içi güvenliği için farklı yönetim birimleri gibi farklı merkezler oluşturulmuştur.

Tek bir lokasyon içerisinde birbirinden bağımsız kurulan farklı fiziksel güvenlik birimleri yine birbirinden bağımsız hareket ettiği için, mevcut lokasyonun genel güvenlik anlayışında aksaklıklar meydana gelebilmiştir. Normal bir günde dahi güvenlik konusunda yaşanan aksaklıklar, olağan üstü durumlarda alan güvenliğinde büyük zafiyetlere neden olabilmiştir.

Alan güvenliğini sağlamak için kurulan sistemlerin sahip olduğu potansiyel fark edildiğinde kamera ile görüntü izleme gibi farklı denetim sistemleri daha geniş alanların güvenliğini sağlamak için kullanılmaya başlanmıştır. Sisteme gelen görüntüler operatör olarak adlandırılan kişiler tarafından anlık olarak incelendiğinden, insan kaynaklı hatalar sistemden beklenen faydanın daha az sağlanmasına neden olabilmiştir. İzleyen kişilerin yorgunlukları, belli süre sonunda oluşan dikkat kaybı, uzun süre aynı ekrana bakmaktan kaynaklanan tepkisel yetersizlik gibi biyolojik etkenlerin insan kaynaklı hataların ortaya çıkmasında önemli bir yer aldığı fark edilmiştir.

Tüm bu aksaklıklara rağmen, görüntü izleme sistemlerinin sahip olduğu potansiyel geliştirilerek, sistem Şehir Gözetim (City Surveillance) olarak adlandırılır hale gelmiştir.

Şehir Gözetim sistemleri kameralardan gelen görüntülerin bir merkezde anlık olarak izlenmesi şeklinde hizmet vermeye başlamış olsa da, geçmişe yönelik görüntülerin izlenmesinin önemi kısa sürede anlaşılmıştır. Bundan sonra Şehir Gözetimi görüntüleme ve kayıtlandırma özelliklerine sahip olmuştur.

Görüntüleme ve kayıtlandırma şeklinde kullanılan sistemlere çok fazla sayıda ve farklı özellikte yeni kameraların bağlanması, merkezdeki operatörlerin yükünün daha fazla artmasına neden olmuştur. Operatör sayısının artırılması ile çözüm bulunmaya çalışılan bu sorun, sistem merkezlerinin yetersiz kalmaya başlaması şeklinde yeni bir soruna neden olmuştur.

İnsan kaynaklı Şehir Gözetim Sistemlerinin belli bir sınıra sahip olması ve bu sınıra ulaşılması neticesinde, bilgisayar kaynaklı fakat insan kontrollü yeni sistemler üzerinde çalışmalar başlamıştır. Bu çalışmalar günümüzde de devam etmekte ve teknolojinin gelişimiyle bilgisayar kaynaklı sistemlerin sınırları günden güne artmaktadır.

Günümüzde Şehir Gözetim Sistemleri sadece kamera görüntüleri ile değil fiziksel güvenlik sağlayan diğer sistemleri de kapsamaya başlamıştır. IP tabanlı iletişim teknolojilerinin fiziksel güvenlik sistemleri ile entegrasyonu ile birlikte Şehir Gözetim Sistemlerinin kapasitesi hayal gücü ile sınırlı bir yeteneğe sahip olmaya başlamıştır.

Fiziksel güvenlik sağlayan sistemlerin bilişim teknolojileri ile entegrasyonu yeni bir bilişim teriminin doğmasına neden olmuştur; PISM (Physical Security Information Management) Fiziksel Güvenlik Bilgi Yönetimi.

PSIM birbirinden farklı yetenek ve özelliklere sahip fiziksel güvenlik sistemlerinin tek bir platform üzerinden yönetilmesini ifade etmektedir. Kamera sistemlerinden, kapı geçiş sistemlerine, sismik algılayıcılardan alan ışıklandırmalarına, insansız araçlardan IoT modüllerine kadar güvenlikle ilişkili sistemlerin IP tabanlı tek bir yönetim merkezinden yönetilmesi ve kontrolü PSIM sayesinde gerçekleşmektedir.

PSIM ile tüm güvenlik sistemleri tek merkezden ve tek bir sistem üzerinden yönetilebilir. Özellikle kritik alt yapılar için PSIM ve SCADA sistemlerinin entegrasyonu neticesinde siber güvenlik yönetimi ile alan güvenlik yönetimi entegre kullanılmaya başlanmıştır. Bu ortak yönetim süreçleri sonucunda SOC (Security Operation Center) olarak adlandırılan güvenlik izleme ve yönetim merkezlerinin kritik alt yapılar için yeniden ele alınması bir zorunluluk haline gelmiştir.

Günümüzde kritik altyapılara sahip kuruluşların SOC merkezleri SOME (Siber Olaylara Müdehale Ekibi) birimleri ile sürekli iletişim halinde çalışmakta ve USOM (Ulusal Siber Olaylara Müdehale) merkezi koordinesinde ulusal bilgi güvenliğinin bir parçası olarak görev almaktadır. Bu sebeple "Hattı Müdafaa Yoktur, Sathı Müdafaa Vardır, O Satıh Bütün Vatandır." hedefi doğrultusunda tüm kritik alt yapılar birer satıh olarak bilgi güvenliğinin ana cepheleri olmuşlardır.

Bu sayede;

Görüldüğü gibi yapay zeka destekli yeni nesil Şehir Gözetim Sistemleri güvenlik birimleri için paha biçilmez bilgi kaynağı haline gelmiştir. Fakat günümüzde ortaya çıkan güvenlik sorunları ve uluslararası destekli terörizm faaliyetleri farklı Şehir Gözetim Sistemlerinden gelen bilgilerin ortak bir merkezde değerlendirilmesi ihtiyacını ortaya çıkarmıştır. Yeni ihtiyaç artık belli olmuştur; Şehir Gözetim Sistemlerinin entegrasyonu.

Günümüzde Şehir Gözetimi Sistemi artık daha geniş kapsamlı bir yapının temeli olmaya başlamıştır. Tüm ülke çapında hizmet vermesi planlanan bu yapı Ülke Gözetimi (Country Surveillance) olarak ortaya çıkmaktadır.

Tüm bu gözetim sistemleri temelde görüntü analizi tabanlı yazılımların ve farklı tip sensörlerin üzerine kurulmaktadır. Fiziki Güvenlik Sistemlerini tek bir merkezden yönetme kapasitesine sahip olan yazılım tabanlı sistemlerin tasarlanması, geliştirilmesi ve hayata geçirilmesi uzun yıllar süren çalışmalarla gerçekleşebilir. Bu sayede görüntü işleme tabanlı kontrol ve yönetim sistemine; rüzgar sensörlerinden kapı geçiş sistemlerine, hassas algılayıcılardan kamera taşıyan dronlara, araç üstü kameralardan tünel denetim sensörlerine kadar çok farklı fiziki güvenlik uygulaması gerekli çalışma yapıldıktan sonra entegre edilebilmektedir.

Kullanılan doğru kontrol ve yönetim sistemleri sayesinde bu entegrasyon kısa süreler içerisinde yapılabilir ve bilgi güvenliği en geniş seviyede sağlanabilir. Bu sayede daha sonra ihtiyaç duyulacak yeni entegrasyonlar toplam sahip olma maliyetleri açısından kabul edilebilir seviyelerde kalmış olacağından sistemin tamamı da gelişen teknolojiye uyum sağlayabilir.

Daha yaşanabilir bir dünya olarak şekillenen ortak hayallerimiz bizi daha kontrollü ve bireysel özgürlüğün daha kısıtlı yaşanabildiği bir dünyaya doğru yönlendirmektedir. Geçmişte bilim kurgu olarak izlediğimiz birçok sahnenin bugün içerisinde olduğumuzu görmek hayal gücünün de önemini göstermektedir.

Gelişen teknolojiye rağmen hayalleriniz sınırsız, sizin ve sevdiklerinizin yaşamları güvenli olsun.

H.Koray Tutkun